29 Aralık 2011 Perşembe

İri bebekler, dar çatılar...

Son zamanlarda çok duyar oldum: "Bebek iri, riske girmeyelim" dedi doktorum ya da "İri bebek normal doğar mı?". Ya da bir çatı muayenesi yapılıyor son haftalarda ve normal doğuma "uygun" olmadığı söyleniyor anneye. Normal doğum isteyen annenin içinde uhde kalarak, sezaryene razı oluyor. Ne yapsın, doktor "risk" var demiş. Peki nedir iri bebek, normal doğumdaki riskleri nelerdir ve neler yapılabilir?

27 Aralık 2011 Salı

Hamilelikte mide bulantısı ve reflü


Çok ara verdim yazılarıma, biliyorum. Bu konuda doula arkadaşım Özge'yi takdir ediyorum, sitesi hep güncel ve kendisi gibi renkli. Ama mazeretim var. Bugüne bugün 13 haftalık gebe bir doula adayıyım :). Tam doulaanne oldum anlayacağınız. Bundan sonra hayatımın da blogun da seyri biraz değişecek gibi. 

Sürpriz gebeliğin şaşkınlığını üstümden attıktan sonraki açılışı hamilelerin kabusu bulantı ve reflüyle yapmak istiyorum.

7 Aralık 2011 Çarşamba

Doğumdaki müdahaleler - 1 - Suni Sancı



Annem üçüncü doğumunu 10 gün gecikmeden dolayı suni sancıyla gerçekleştirmişti ve anlata anlata! bitiremiyordu. Ben de suni sancı almaktan deli gibi korkuyordum. Kısmete bakın, kızım da dayısı gibi gecikince tabii ki suni sancı teklif edildi. Ben de korkudan hastaneden kaçtım, "kocam yok yanımda bir eve gideyim" filan diyerek :). Doula eğitiminde de bu konuyu araştırmak bana düştü, kaderin cilvesi. İşte bilgi korkunun panzehiridir deniyor ya, okudukça öğrendim, öğrendikçe artık korkulacak bir şey olmadığını düşünüyorum. Rutin müdahalelere karşıyım tabi ama bütün bu müdahaleleri öcü gibi de görmemek lazım. Gerçekten gerektiğinde uygulandığında hepsi hayat kurtarıcı ve de sezaryene bir alternatif. O yüzden hem eksilerini hem artılarını hem de alternatiflerini iyi değerlendirelim. 

29 Kasım 2011 Salı

Sezaryene savaş açmak çözüm mü?

"Dünyanın ebelere her zamankinden daha çok ihtiyacı var."
Evet, normal doğumu savunuyorum sonuna kadar. Ama normal doğumu özendirmek veya doğruları anlatmak için sezaryeni kötülemenin çözüm olmayacağını düşünüyorum. Bu biraz CHP'nin sürekli AKP'yi eleştirmesine benziyor :). E senin projelerin nedir, sen neler vaad ediyorsun kardeşim demiyor muyuz? 
Hem hamileliğimde, hem anne olduktan sonra hem de doula eğitimim gereği, bir çok anneyle konuşma fırsatı buldum, ya da bloglarda bu konu hakkında yaptıkları yorumları okudum. Bazıları planlı sezaryen olmuş, bazısı normal isteyip sezaryene dönmüş, bazıları normal ama müdahaleli doğum yapmış, çok azı ise doğal doğum şansına sahip olmuştu.

16 Kasım 2011 Çarşamba

Doğumda mahremiyet ve eğlenceli bir doğum planı


hugthemonkey.com
Bütün memeliler doğumda mahremiyet ararlar. Kediniz varsa bilirsiniz. Doğumdan önce itinayla kuytu köşe arar. Eğer ona baktığınızı görürse kaçar ve başka bir yer bulur kendine. Kediler gibi kendini tehlike altında hisseden bütün memeliler adrenalin salgılamaya başlar. Tekrar kendini güvende hissedene kadar da doğumu durdurur. Bizde de durum aynıdır. Belki etrafınızdaki annelerden şu cümleleri duymuşsunuzdur: "Hastaneye bir gittik, ben de sancı filan kalmadı" "Doğumhaneye girince, doğum durdu" gibi. Rutin müdahaleler, muayeneler, sürekli odaya girip çıkan personel, negatif bir söz, ya da doğum sırasında anneyi izleyen gözler... Ve yavaşlayan ya da duran doğum... İşte bir doğum destekçisinin en büyük ve zor görevi, hastane ortamında kadının mahremiyetini korumaktır. Ama bunun öncesinde anne ve babaya çok iş düşüyor. Hastane prosedürlerini ve doğumun doğasını öğrenmeleri, doktorlarıyla tercihleri hakkında konuşmaları gerekiyor. Bizler bilinçlendikçe ve talep ettikçe bu sistemin değişeceğine inanıyorum. 

İşte bir doula ve üç çocuk annesi Rixa'nın eğlenceli doğum planı

3 Kasım 2011 Perşembe

Yatarak ıkınmak tek seçenek mi?


peacefulbirthing.com
En son katıldığım doğumdan sonra ıkınma aşamasının ne kadar önemli olduğunu ve doğumun gidişatını nasıl etkilediğini gördüm. Bu konuyla ilgili inandıklarımı ve bildiklerimi paylaşmak istiyorum. Doğumla ilgili bir çok konuda olduğu gibi, bunda da seçeneklerimiz olduğunu bilmiyoruz. Rutin olarak, doğum masasında, ayaklar havada, hemşire ve doktorların direktifleriyle, nefesini tutarak, patlarcasını ıkın(dırtıl)ıyoruz. Filmlerdeki (ah o filmler yok mu :)) doğum sahneleri de böyle değil midir zaten? Hamileyken bu konu kafama takılmıştı. Kocama " Ya ben bu şekilde kakamı bile yapamam, nasıl doğuracağım" demiştim. O da "Herkes nasıl doğuruyorsa öyle" diyerek içimi bayağı! rahatlatmıştı. Neyse ki, muhalif kişiliğim "Hayır ben ayakta doğuracağım" diyerek araştırmaya koyulmuştu. Belki de bedenim biliyordu ne yapması gerektiğini ve film sahnelerinden öğrendiklerimize pabuç bırakmak istemiyordu.

Peki nasıl ıkınacağız? Ya da gerçekten ıkınmamız gerekiyor mu?

1 Kasım 2011 Salı

Doulalık maceram başlarken...

Kızımın doğumu beklediğimden zor geçmişti. Normal doğum istiyordum, çokça okuyup araştırmıştım, eşimle eğitime katılmıştık, hamileliğim çok rahat geçmişti, e yürüyüş ve yoga deseniz gırla. Kendime güvenim tamdı, kesin rahat ve kolay bir doğum yapacaktım, eşim de zaten destek olacaktı. Doktorumla da anlaşmıştık, normal doğumu ve tercihlerimi destekliyordu. Doğum sancılarım başladığında çok mutlu olmuştum. 6 gün gecikmeyle başlayan doğum kasılmalarını yüzümde gülümsemeyle karşılıyordum. Fakat, kasılmalar düzene girmeyip, süreç de uzayınca korku ve stres başladı. Ya sezaryen olursam korkusu. İşte o an bana her şeyin iyi gittiğini söyleyecek, beni fiziksel ve duygusal olarak rahatlatacak, beni yargılamadan kararlarıma saygı gösterecek ve sakin kalabilecek birinin ihtiyacını hissetmiştim. Sonrasında da, hep yanımda bir doğum destekçisi olsaydı neler farklı olurdu, doğumum daha doğal olabilir miydi diye düşünmekle geçti. Birkaç ay önce, BlogcuAnne'nin Facebook'ta yaptığı bir yorumla sayesinde Do-um'un Doula eğitimiyle karşılaştım. Ve Doulalık maceram başlamış oldu :). Eğitimimiz iki aydır devam ediyor, Julia Steils ile birlikte. Bu kadar kapsamlı ve yoğun bir eğitim beklemiyordum. Her eğitim bitişinde, kendimle ilgili bir şeyler keşfediyorum ve şaşırıyorum. Doğum ile ilgili teorik ve pratik bilginin yanı sıra, kendi içsel gelişimimizi tamamlıyoruz. Doulalık sadece fiziksel ve duygusal destek vermek demek değilmiş. Doğuma getirdiği enerjinin, değerlerin, yargıların, düşüncelerin de çok önemi varmış. Nasıl doğumun %90'ı içgüdüsel ise, doulalık da öyle.

Bu eğitim süresince tüm öğrendiklerimi, okuduğum kitapları, doğumla ve hamilelik ilgili bilgilerimi ve düşüncelerimi, faydalı olacağını düşündüğüm her şeyi paylaşmaya çalışacağım.

Her annenin doğumunda güzel hatıralar biriktirmesi dileğimle...

"Eğer bir kadın doğumunda tanrıça gibi görünmüyorsa, etrafındakilerden yeterince destek görmüyor demektir." Ina May Gaskin
sacredtimedoula.com